Sayfalar

25 Haziran 2013 Salı

Gitme demiyorum, hobi olarak gene git 
Biraz dolaş, hava al, hava ver, ekonomiye can ver
Köpegini gezdir mesela, parklar hepimizin
Elimde senedin var sen kaybedersin
Kutuna gidebilirsin yahut sinemaya
Hava güzel olacakmış yarın şemsiyeni alma
Sen yokken ben biraz uyurum, elma soyarım
Çıkmışken ceketimi de terziye verirsin
Gitme demiyorum hobi olarak gene git
Saçlarını boyat ne bileyim balyaj yaptır
Sahafları dolaş mesela, ucuz oluyormuş
Elimde elinin izi var yıkarım görürsün bak
Suyuma gidebilirsin yahut yoğurt almaya
Hava sıcak olacakmış yarın öğlene kalma
Sen yokken ben biraz özlerim, çekirdek yerim
Çıkmışken raketimi de servise verirsin
Gitme demiyorum sevgilim, hobi olarak gene git
Hatta Ayı Yogi olarak git, KOBİ olarak git mesela, kredi al
Yüzde on büyü degişiklik olsun
Gitme yani 
Bak, hobi lazımsa ben olurum hobi
Bahadır Cüneyt Yalçın-

22 Haziran 2013 Cumartesi

of: NAZIM HİKMET

of: NAZIM HİKMET: “Bugün pazar. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar...

CEMAL SÜREYYA

Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek


ADAM
Adam şapkasına rastladı sokakta
Kimbilir kimin şapkası
Adam ne yapıp yapıp hatırladı
Bir kadın hatırladı sonuna kadar beyaz
Bir kadın açtı pencereyi sonuna kadar
Bir kadın kimbilir kimin karısı
Adam ne yapıp yapıp hatırladı. Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda
Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı
Adam bulut gibiydi, hatırladı
Adamın ayaklarının altında
Yıldızların yıldız olduğu vardı
Adam yıldızlara basa basa yürüdü
Çünkü biraz önce yağmur yağmıştı



Cemal Süreya 



AŞK
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git 
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin 
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık 
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı 
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü 
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti 
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz 
Sanki hiç olmamıştı


Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı 
İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik



Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra 
Sonrası iyilik güzellik.



Cemal Süreya



21 Haziran 2013 Cuma

NAZIM HİKMET

“Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga,ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyarım…”
Nazım Hikmet



Düşman 
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun
meyve çağında ağacın,
serip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
- çürüyen diş, dökülen et-,
bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler,
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet.
Bursa da havlucu Recebe,
Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman,
fakir köylü Hatçe kadına,
ırgat Süleymana düşman,
sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman,
vatan ki bu insanların evidir,
sevgilim, onlar vatana düşman…
Nazım Hikmet RAN
6-7 Aralık 1945




ORHAN VELİ

Beni güzel hatırla! 
Bunlar son satırlar… 
Farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından 
ya da bir yağmur sel oldum sokağında 
sonra toprak çekti suyu… 
Kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için. 
Uyandın ve ben bittim…
Beni güzel hatırla! 
Çünkü; sevdim seni ben, herşeyini… 
Sana sırdaş oldum, dost oldum, 
koynumda ağladın. 
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini, 
beni üzdün, kınamadım. 
Alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım…

Beni güzel hatırla! 
Sayfalarca mektup bıraktım sana. 
Şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım. 
Sakladım günahını, sevabını içimde 
sessizce gittim… 
Senden öncekiler gibi sen de anlamadın.

Beni güzel hatırla! 
Sana unutulmaz geceler bıraktım 
sana en yorgun sabahlar… 
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım. 
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka, 
söylenmemiş “Merhaba”lar sakladım her köşeye 
vedalar bıraktım duraklarda. 
Ne ararsan bir sevdanın içinde 
fazlasıyla bıraktım ardımda.

Beni güzel hatırla! 
Dizlerimde uyuduğunu düşün, 
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne. 
Alnından öptüğüm dakikaları… 
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün 
şaşırtmayı severim biliyorsun. 
Bu da sana son sürprizim olsun. 
Şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum 
beni güzel hatırla. 
Gidiyorum
Orhan Veli Kanık


“Beni güzel hatırla.
Bunlar son satırlar.
Farzet ki bir rüzgardım,
Esip Geçtim hayatından.
Ya da yağmur olup, sel oldum sokağında.
Sonra toprak çekti suyu ve ben kaybolup gittim.
Belki de bir rüyaydım senin için.
Uyandın ve bittim.”
— Orhan Veli